|
|
||||
|
Rauf Yekta Bey27.3.1871 -8.1.1935 = 63, 9, 12) Türk mûsikî bilgini ve bestekârıdır. İstanbul Aksaray'da doğdu. Babası Ahmed Arif Bey, Annesi Ikbâl Hanım'dır. Sîmkeşhâne ilkokulunu, 4 yıl okuyup Lisan Mektebi'ni bitirdi. Çok iyi Fransızca, Arabça ve Farsça öğrendi. 6 ağustos 1884'te 13,5 yaşında ve talebe iken memuriyete başladı. Bu sırada babası ölmüştü. Dîvân-ı Hümâyûn kalemine kâtip yardımcısı olarak girdi. 13 temmuz 1885'e kadar ücretsİz devâm ile bu tarihte ayda 0,6 altın maaş almıya başladı. Dârü'l-Elhân (İstanbul Konservatuarı) kurulunca Türk Mûsikîsi nazariyatı ve tarihi öğretmeni oldu. 1926'da Türk Mûsikîsi tedrisâtına son verilinceye kadar bu derslerı okuttu. 1926' dan ölümüne kadar da Istanbul Beledİyesi Konservatuarı Tarihî Türk Mûsikîsi Eserlerini Tesbit ve Tasnif Hey'etı'nin başkanlığını yaptı. Bu heyette İsmail Hakkı Bey, Mesud Cemil, Ahmed Irsoy, Dr. Subhi Ezgi, A. R, Çağatay ile beraber çalıştı. Tifodan vefat etti ve Kuzguncuk'ta Nakkaştepesi'ne defnedildi. Nakkaştepe Mezarlığı'ndan bir manzara:
Raûf Yektâ Bey'in 2 oğlu ve 2 kızı oldu: Celaleddin Emced Yektay (1904-1954=50), Yüksek Ziraat mühendisi Hadİce Saadet Yektay (1909), Fatma Lâmia Hanım (1909-1916=7), Emîne Taİîa Tanın (1913) =Turan Tanın 1910-1957=47, Vefa Lisesi matematİk öğretmeni), Ahmed Arif Yektay (1917-1984=67)=Ayşe Nihal Yektay (1919). Emced Yektay'ın çocukları: Mustafa Müfid Yektay (1926), Sıdıka Ümid Samatyalı (1928), Mehmed Yavuz Yektay (1930), Mazhar Raûf Yektay (1937), Zelîha Deniz Saltık (1942, Eskişehir Ticaret Lisesi öğretmeni), Mehmed Yektay (1945, yüksek kimya mühendisi), Ayşe Misket Yektay (1952). Ârif Yektay'ın çocukları: Mehmed Yektâ Yektay (1940), Nuriye Meldâ (1944), Fatma Semrâ (1952). Talîa Tan'ın çocukları : Mehmed Ateg Tanın (1936, Yale Universitesinden mezun yüksek kimya mühendisi),Halil Yaman Tanın (1944), Yavuz Tanın (1949 - 1958 = 9). Torunlarndan Yavuz Yektay, büyükbabası gibi bestekârdır. Nurhan Yektay (1930) ile evlidir. Çocukları: Yıidız Yektay (1951), Cem Yektay (1954), Hadice Berrak Sanem (1957), Celâleddİn Emced Yektay (1959) dir. Raûf Yektâ,mûsikînin fizik ve akustik bahislerini büyük matematik bilgini Sâlih Zeki Bey'den (1864-1921) öğrendi. Zekâî Dede ile Bolâhenk Nûri Bey'den klasik repertuarı meşk etti. 1887'de, henüz 16 yaşında iken, Galata Mcvlevîhânesi şeyhi Atâullah Dede'ye, sonra Yenikapı şeyhi Celâleddin Dede'ye devam etti. Mevlevî muhibbi idi. Bu iki şeyhten, Türk Mûsikîsi'nin bîr ilmi olduğunu ve bu ilmin XV ve daha önceki asırlarda yazılmış Türkçe, Arapca, Farsça kitaplarda yazıldığını, bugün bu ilimleri hiç kimsenn bilmediğim öğrendi. Bu şeyhler ve Bahâriye şeyhi Hüseyin Fahreddin Dede, gerek Raûf Yektâ'yi gerek Subhi Ezgi'yi ve Sâdeddin Arel'i, hattâ Ahmed Avni Konuk'u, mûsikînın ilmiyle uğraşmaya teşvik ettiler. Raûf Yektâ, Ezgî ve Konuk ile Zekâî Dede'den beraberce meşk ettikleri için, XIX. asrin son yıllarından beri arkadaştı. Celâleddin Dede, Raûf Yektâ'ya tanbur da öğretti. Keman da çalıyordu. Neyi daha iyi üflüyordu ve Mevlevî-hânelerde Neyzenbaşılık da yapmıştır. Ney hocaları Yenikapı neyzenbaşısı Cemal Dede ile Aziz Dede'dir. Raûf Yektâ, ebced'e dayanan bir nota sistemi de bulmuştur. Bir çok eserini bu sistemle notaya almıştır. Raûf Yektâ Bey, Klasik üslûbda iyi bir bestekâr, iyi bir Neyzendi. Fakat büyüklüğü, mûsikî bilginliğindedir. İlgili maddelerde izah edildiği gibi, bugünki Türk Mûsikîsi ilmini kuranlarm ilkidir, bu hususta Ezgi ve Arel'den kıdemlidîr. Gerçi 3 Mevlevî şeyhi, bilhassa Atâullah ve Celâleddin Dede'ler, yalnız okudukları, fakat bir çalışma yapnadıkları 3 Doğu dilindeki çok eski müzikolojİ kitaplan üzerinde bu bilginlerin dikkatlerini çekmişler, onlarla yıllarca konuşmuşlardır. Fakat ilk çalışmaya başlayan Raûf Yektâ'dır. Türkçe'yi çok güzel yazardı. Şahsen fevkalâde nâzik ve çekingen olmasına rağmen, polemikte şiddetli idi. Ahmed Midhat Efendi, Nûri Şeydâ ve diğerleri ile yaptığı kalem münakaşaları meşhurdur. Çok iyi Fransızca bildiği, okuduğu ve yazdığı içîn, Batı müzikolojisine ait pek çok da kitap okudu vc inceledi. Çok sesli ilimleri Arel gibİ tahsîl etmiş değildi. Fransızca'dan başka Batı dili de bilmiyordu. Ananevî Türk Mûsikîsi repertuarına, artık kimsenîn okumadığı, hattâ bilmediği parçalar dâhil eksiksiz hâkimdi. Bilgisî nisbetinde âbidevî eseri yoktur. Raûf Yektâ, uzun yıllar Ezgi ve Arel'le beraber çalıştı. Türk Mûsikîsi ilmini tanıtmaya çalıştılar. Rauf Yekta Bey, Türk Mûsikîsi bilgisini tanıtanların ilki olmak şerefîni, her zaman için taşıyacaktır. Çok değerli kütübhânesini 40 yıldır devlet, çeşitli teşebbüslere rağmen satın alamadı. Kütübhâne şimdi torunu Yavuz Yektay'dadır ve bir kısmı, yıllardan beri, İsmail Bahâ Sürelsan'da emâneten bulunmakta idi. Kütübhânede bir hayli, yazma ve pek çok nota vardır. Yeryüzünde tek nüsha olanlar da mevcuttur. Osman Dede'nin Rabt-ı Tâ'btrât', ve nota mecmuası ,Kantemiroğlu mecmuasının ilâveli şekli olan Kevserî'nin Mecmû'a'sı böyledir. Abdülkaadir Merâğî'nin kendi el yazısı ile olan Makaastdü'l-Elhân'mm padişah nüshası da bu kütübhânededir ki 1980'lerde Londra'ya kaçırılıp satılmıştır. Nota yayınlan daha muntazam olmuştur. Bunlar, İstan-bul Konservatuan yayınlandır. 180 klasik eserin notasını, eski harflerle, güzel kâğıda bastırmıştır. 181-263 numara verdiği kısım basılamamştır, elyazısı ile mevcuttur. Diğer nota yaymları, Latin harfleri iledir. Bunlar Tevşîhler, İlâhîler, Nefesler ve Mevlevî Ayînleri'dir. Raûf Yektâ'nın başkanlığında bir hey'etce yaymlanmıştır. Me'hazlar, Ra-ûf Yekta'nın meşk ettiği Zekâî Dede ile Bolâhenk Nûri Bey'dir. Heyetteki Zekâî-zâde Ahmed Irsoy'la Subhi Ezgi de aynı eserleri Raûf Yektâ gibi Zekâî Dede'den meşk ettikleri için, bu yaymlar, sağlam me'haz sayılmaktadır. Zira Zekâî Dede de Büyük Dede'den meşk etmiştîr. Raûf Yektâ, eserlerin mühim bir kısmım Zekâî Dede'nın önünde okuyup okutarak o zaman notaya almıştı. Raûf Yektâ, 50 kadar eser bestelemiştir. Aşağıdaki parçalar onundur. 1. Yegâh Âyîn-ı Şcrîf (Ycrıikapı dcrgâhında ilk mukaabelesi; 16.VIII. 1923), 2. Yegah Pe§revi (Devr-i Kebîr, 2 Mne, dinî),   3. Yegâh Evsat Cumhûr İlâhî (Ey tâbi'-î nefs-û havâ), 4. Tekbîr ("Zafer", A. H. Tarhan); 5. Nevâ Peşrevı (Muhammcs) ve 6. Saz Semâîsi, 7. Irak Peşrevi (2 hâne), 8. Sûz-i Dİl Peşrevi (Devr-i Kebîr), 9. Arazbâr-Bûselîk Saz Scmâîsİ, 10. Bayatî-Arabân Saz Semâîsî (son hâne tekparçalı); 11. Bayatî-Arabân-BûselikZencîr Beste (GÖnlümû sevdây-i zülfündâğ-dâr_etdîyine), 12. Bayatî-Arabin-BûselikScngîn Semâî (Ey gozleri âhû, beni kıl vashna merhem), 13. Arabân I. Evsat Beste (Turra-Î zerrîni dökmüş sevdığim ruhsârma), 14. Evc Çenber Beste (Halka-î zülf-î siyâhî fark_olunmaz dârndan), 15. Hisâr-Bûselik Zencîr Beste (Aceb, o zühre gibî zâde-î semâ mı olur?), 16. Nevâ Lenk-Fâhte Nakış Bcste (Ey bülbül-î rebff, bâis nedır rıevâyar), 17. Bestenigâr Aksak Semâi (Gönül bestenigâra sâkıyâ peymâneler dolsun), 18. Arabân Aksak Semâî (Gülİstân-î cemâlinde fem-î goncâ-ruhun güldür), 19. Tâhir-Bûselik Kâr.- Şarkılar: 20. Bestenİgâr Aksak (Sevdi cânım sen gül-î nâzik-tcni), 21. Dilkeşîde Curcuna (Kapılmâ ey gonül mhsâr-ı âle), 22. Hicâz Müsemmen (Oldu şeb mahmûr-i zevkın neşr-i feyz_etmış seher, Yaşar Şâdî Bey), 23. Sipihr Düyek Şarkı (Gonül aşkınla bend_oldu efendim), 24. Fantezi ("Buyurun kahvenizi", bakdım, bir köy kızı, M. E. Yurdakul}.- Marşlar: 25. Isciklâl Marşı (Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen, al sancak, M. A. Ersoy), 26. Mâhûr Muzafferıyet Marşı (Yürük Semâî), 27. Rast Semâî 1908 Ilürriyet Margı (Doğru özlü erlerİz, meydandadır efâlimiz), 28. Hüseyni Sofyân Marş (Kasd_etdi vatana hâin düşmanİar), 29. Esirgeme Derneği Marşı (Biz ölcn Rûmeli'nin çarpan nabzıyız).- 30. Mâhûr Muhammes Peşrev. 31. Nevâ Sengîn Semâî Şarkı Türk Musikîsi Ansiklopedik Sözlüğü/Yılmaz Öztuna C:2 S:216,217,218,219 © www.neyzenim.com Neyzen Zeki Sözen |